Arslan Vapuru’nun Fethiye Limanı açıklarında arızalanması ile kesişen yollarımız ortak kaderimiz oldu.
Yüz yıllık hemşehrilik bağımızın içinde o kadar çok anılarımız vardır ki, bizi kardeşten öte kılar.
İNCE SAZDAN BUSELİK MAKAMINDA adlı kitabımda yüreğime dokunan, izi kalan her anıyı masumiyetine dokunmadan anlatmaya çalıştım.
Bu uzun hemşehrilik bağının en iç acıtan kısmı da; Roman hemşehrilerimin ARSLAN Vapurundan karaya ayak bastıkları günden bu yana tam yüz yıldır süren konut ve barınma sorunlarıdır.
Genç Türkiye Cumhuriyetinin mübadil vatandaşlarına verdiği topraklarda barınmalarına, o toprakları hatta köyleri mülkleri gibi görenler izin vermeyince değerinin çok altında satılan arazilerinin karşılığında Fethiye de başlarını sokacak evler edinenler 1957 Depremi ile o evlerinden de oldular.
Depremde yıkılan yapıların enkazları ile doldurulan ortaokulun arkasındaki bataklık alan üzerinde derme çatma barakalarda devam ettiler uzun süre hayatlarına. Sonra 1970’li Yılların başlarında Kız gölünden içme suyu getirmek için aranan para o alanı da içine alan Hazine mülklerinin doldurulup Fethiye ve Havalisini Kalkındırma Birliği eli ile satılması ile sona erdi ve geçici olarak Deppoy da yer gösterildi barakaları yıkılanlara.
Deppoy günlerinde; Her seçim öncesinde milletvekili ve belediye başkanı aday adaylarının tümü Deppoy yokuşunu avaneleri ile birlikte çok tırmandılar ve Deppoy sakinlerine “ sağlıklı sosyal konutlar yapma “ sözü verdiler.
Hepsi unutuldu.
Uzun yıllar süren ve yılan hikayesine dönen Deppoydaki geçici yapıların tahliye davasının son duruşmasına dinleyici olarak katılmıştım. Tahliye kesinleşince Deppoy sakinlerinin avukatları orada bulunanları sakinleştirmek için ;
- Henüz her şey bitmedi temyiz hakkımızı kazandık. Dedi.
Bu açıklamayı müjde gibi algılayıp Hükümet Binasının iç bahçesinde bekleyenlere;
- Temiz hakkımızı kazandık….Temiz hakkımızı kazandık. Diye seslenenlerin o masum yanılgısı ne yazık ki halen devam etmekte.
Uzunca bir süre Merkezi Hükümetin 2B adıyla bilinen orman niteliğini kaybetmiş araziler üzerinde TOKİ’nin yapacağı evlerde yüz yıllık konut özlemlerine kavuşacaklarını uman roman hemşehrilerimin bu umudu da ne yazık ki istismar edildi.
Yeni bir yerel seçimin yaklaştığı bu günlerde; Mevcut belediye başkanı basın görevlilerinin organize ettiği “ makamında ziyaret “ görüntülerini paylaşıyor.
Örgütlü olmanın, sivil toplum örgütlerinin gücü en çok da bu durumlarda hissettirilmeli, sormalı, sorgulamalıdırlar.
Fethiyeli muhacir hemşehrilerim böyle bir ziyarette, makam sahibini onore ederken;
- Hizmet süresi içinde şu “ sağlıklı sosyal konutlar” ile ilgili hangi projeleri yürüttüklerini sormalılar mesela,
- Bursa Büyükşehir Belediyesinde olduğu gibi Kültür Merkezleri bünyesinde “ Çalgıcı okulları “ gibi yerel akademiler kurarak enstrümanların sürekli bir gelir aracı olması için yürütülen bir sosyal sorumluluk projelerinin olup olmadığını sormalılar mesela,
- Belediye yeşil alanları, parkları içinde ticari faaliyetlerine göz yumdukları hemşehrileri gibi kendilerine de böyle bir imtiyaz sağlanmasını talep etmeliler mesela,
- Belediye şirketlerinde ki istihdamlarda pozitif ayrımcılık talep etmeliler mesela,
- Yükseköğrenim çağındaki gençlere burs veren belediye himayesindeki derneğin yüksek öğrenim gören muhacir derneği üyelerinin çocukları için pozitif ayrımcılık yapmasını talep etmeliler mesela,
Ve bu taleplere verilen cevapları bütün Fethiyelilerle paylaşmalılar. Dört buçuk yılın ardından yerel yöneticilerin bir başka “ Barakalar ve Deppoy dan TOKİ’ye “ hikayesini dinlemek yerine ne yaptıkları ya da neden yapmadıklarını anlamak ve dinlemek de gerekiyor.
24.Kasım.2023 / Işık Taban