Fethiye’de vatandaşlar denize girebilmek için bütçeyi zorluyor. Vatandaşların ücretsiz girebildiği koyların özel şirketlere verilmesi, dünyaca ünlü Ölüdeniz plajındaki şezlong ve şemsilerin pahalılığı, Kumburnu plajına girişte verilen otopark ücreti, otellerin plajlarına girebilmek için istenilen ücret derken vatandaşların rahatlıkla denize girebilecek alanları sınırlandı. Ölüdeniz Belcekız plajında şezlong ve şemsiye fiyatlarının oldukça pahalı olmasından dolayı plajdaki şezlongların yarısından fazlası boş kalıyor.
Bu duruma birileri dur demesi gerekiyor
Kendi memleketimizde denize ücretsiz giremiyoruz diye haykıran ve Plaj işletmecilerine ateş püsküren vatandaşlar, “Fethiye’de Ölüdeniz’de ya da koylarda denize girebilmek çok pahalı. Plaja girsen bile şezlong, şemsiye ve yiyecek içecekler fahiş fiyatta satılıyor. Bu duruma birileri dur demesi gerekiyor. Yetkililerden gerekli denetimleri yapmasını bekliyoruz” dediler.
Uysal: “Umarım yetkililer bu konuda önlem alır”
Plajlardaki fiyatların makul seviyeye inmesi gerektiğini savunan FETOB (Fethiye Otelciler Birliği Derneği) Başkanı Bülent Uysal; “Bizde yerli misafirlerimizden şezlong ve şemsiye fiyatlarının pahalı olduğunu duyuyoruz. Umarım yetkililer bu konuda önlem alır. Daha makul seviyelerde ücretler olur çünkü şuanda ülkemizin ekonomisi çok iyi değil” dedi.
Vatandaşlar denize girmek için Çalış’a gidiyor
Çalış-Der (Çalış Turizm ve Tanıtma Derneği) Başkanı Mete Ay; “Ücretsiz olan sayılı plajlardan olduğumuz için vatandaşlar denize girmek için Çalış plajına geliyor. Çalış plajı herkese açık bir plaj. Çalış plajına halkımız çadırlarıyla da istediği şekilde gelebilir. Plaj kurallarına uyduğu sürece, bizim şezlong ve şemsiyelerimizi kullanmadığı ya da bizim kullanmamızı engellemediği sürece istedikleri gibi plajda vakit geçirebilirler. Bizim şezlong ve şemsiye fiyatları Fethiye’de en ekonomik ve istikrarlı fiyatlardır. Bu sene bir şemsiye ve iki şezlonga 25 lira istiyoruz. Bu rakamların koylarda bile 45 lirayı bulduğunu duyduk” diye konuştu.
Öte yandan starhaber.tv haber sitesinden Ali Erturan köşesinde yazdığı yazıda plajlardaki pahalılığa dikkat çekiyor. “YAZIKLAR OLSUN!” başlığıyla yazdığı yazıda Ali Erturan şu ifadeleri kullandı:
Bu kadarına da “Pes!” diyorum artık. Bu nedir böyle Sevgili Okurlar? Tatil bölgelerinde yangın var! Tatilci insanların cebindeki parayı almak için her türlü entrika ve her türlü düzen hazırlanmış.
Geçtiğimiz günlerde kısa süreliğine hem tatil yapmak hem de bir dizi toplantı ve görüşmeler için Fethiye’ye gittim. Fiyatlar, bir insanın aklının hayalinin alamayacağı kadar fahiş ve kazık. Bir buçuk litrelik su nasıl 8 TL olur veya 500 ml’lik su nasıl 5 TL olur? Bir bira 20 TL, bir porsiyon köfte 35 TL… En çarpıcı olanı da bir bardak ayranın 7,5 TL olması. Marketten 7,5 TL’ye 3 kilo yoğurt alıyoruz. Bu örnekleri daha da çoğaltabilirim.
Allah aşkına; bu nasıl bir vicdandır, bu nasıl bir hesaptır, bu nasıl bir ticarettir? Bunları bu fiyata satanlar; sizlerde hiç mi vicdan yok? İnsanın aklı alacak gibi değil…
Sevgili Okurlar, insanlar bir yıl boyunca gece gündüz çalışıyor. Özellikle kış aylarında birçok insanın çok fazla gezme olasılığı yok. Onun için insanlar yaz aylarında 3-5 günlüğüne de olsa tatil yörelerine gidip kış ayının stresini atmak veya atmosfer değiştirerek farklı bir bölgede dinlenmek istiyor. Durum böyle olunca tatil bölgelerinde iş yapanlar, “Fırsat bu fırsat, vurun abalıya!” diyor. Haksız kazanç ve fırsatçılık had safhada…
Almayın kardeşim, diye düşünebilirsiniz belki. Almama gibi bir lüksünüz yok, mecbur alacaksınız. Tatile gelmişsiniz, hava 38-40 derece. Etrafınızda ucuza yiyecek içecek satan marketler var ama oradan aldığınız yiyecek veya içecek 15 dakika sonra ateş gibi oluyor, bir yere taşıyamıyorsunuz. Denizden çıktınız, çok susadınız veya çocuğunuz var, çok susadı. Ne yapacaksınız? Mecbur sahildeki fırsatçıya gideceksiniz, yapacak bir şey yok.
İşin en ilginç tarafı da bu kadar fahiş fiyatta satılan ürünlere, halktan hiçbir tepki gelmiyor. Tepki yok derken gidip şikayet eden yok veya fiyata itiraz eden yok. İnsanlar sitem ediyor ama kime ediyor? Kocası karısına veya karısı kocasına söyleniyor. Birbirlerine şikayet ediyorlar. “Allah kahretsin, ne kadar pahalı veya kazık!” diye diye gidiyorlar.
Bilmiyorum, insanları da anlamıyorum. Neden kayıtsız kalıyorlar? Herhalde “Nasıl olsa bir daha gelmeyeceğim.” düşüncesine haiz oluyorlar. “Başıma bela almayayım.” diye de düşünüyor olabilirler. Oralarda iş yapan insanlar da yalnız değil sonuçta. Tatilci aile ise bölgenin yabancısı ve gittiği yerde yalnız. Eşi veya çocukları, itiraz edip bağırsa çağırsa adam ne yapacak? Belki de adama saldıracaklar ve tatil adamın burnundan gelecek. Yazık vallahi, yazık!
Denetim sıfır Sevgili Okurlar, kimin eli kimin cebinde belli değil. Ne maliyeci ne halk sağlığı ne de belediye… Hiçbir denetim yok. Fethiye Kaymakamı ve Mülkiye Amiri Ekrem Çalık makamında derin bir uykuda herhalde. Gidip sorsan hiçbir şeyden haberi yoktur. Sayın Kaymakam Ekrem Çalık, ilçenizde ulu orta adam yoluyorlar. Kafanızı kaldırın da şöyle bir dışarı bakın. İlçenize bir gelen pişman bir de gelmeyen.
Memleket sahipsiz kalmış Sevgili Okurlar, herkes kendi cebine çalışıyor. Bir de diyorlar ki “Neden turist gelmiyor?“ Geleni gideni soyarsanız kim ne diye gelsin? Muğla çevresi biliyorsunuz ki güçlü bir turizm bölgesi. Öğrendiğime göre Muğla ve civarında her yer aynıymış. İnsanları kazıklayan fırsatçılar kol geziyormuş,
Muğla sahipsiz mi Sevgili Okurlar, bu konuda Muğla Valisi, Nazillili hemşehrim Esengül Civelek’i göreve davet ediyorum. Muğla bölgesinin sahipsiz olmadığını gösterecektir. Gerekli denetimlerin yapılmasını sağlayacaktır ve en önemlisi insanların güpe gündüz soyulmasını engelleyecektir diye düşünüyorum.
Haber Hülya Kulalı